নিবন্ধটি সম্পর্কে

লেখক :

www.eajaz.org

তারিখ :

Thu, Jan 15 2015

বিভাগ :

Scientific Miracles

DOMUZ ETİNİN YASAKLANMASI BİLİMSEL BİR MÛCİZEDİR

DOMUZ ETİNİN YASAKLANMASI BİLİMSEL BİR MÛCİZEDİR

 

   Allah (c.c) şöyle buyurmuştur:     “De ki: “Bana vahyolunanlar arasında (haram dediklerinizden) yiyecek bir kimseye haram olduklarını bulduğum yiyecekler (yalnızca) şunlardır: Ölü, akmış kan, domuz eti -ki o pistir- ve Allah’tan başkasının adına boğazlandığından dolayı  murdar olanlar. Kim mecbur kalırsa, zulmetmeksizin ve haddi aşmaksızın (yerse), şüphesiz Rabbin Gafûrdur, Rahîmdir.” (el-En’âm, 6/145).      Allah (c.c) şöyle buyurmuştur:     “De ki: “Bana vahyolunanlar arasında (haram dediklerinizden) yiyecek bir kimseye haram olduklarını bulduğum yiyecekler (yalnızca) şunlardır: Ölü, akmış kan, domuz eti -ki o pistir- ve Allah’tan başkasının adına boğazlandığından dolayı  murdar olanlar. Kim mecbur kalırsa, zulmetmeksizin ve haddi aşmaksızın (yerse), şüphesiz Rabbin Gafûrdur, Rahîmdir.” (el-En’âm, 6/145).

 BİLİMSEL GERÇEK:

            İlim, İslâm hukukunun yasakladığı ve Müslümanların asırlar boyunca tabi oldukları bazı yasakların amaçlarını anlamaya çalışmıştır. Mikroskobun icat edilmesinden çok daha önceye dayanan bu yasaklar sırasıyla şunlardır: Leş (içinde çok hızlı bakteri ürer), kan (çok fazla bakteri içerir, daha hızlı ürerler) ve son olarak domuz eti. Domuzun bedeni, temizlemekle giderilemeyecek kadar pek çok hastalığın çekim alanıdır. İnsana ve hayvana bulaşabilen parazit, bakteri ve virüslerin sığınağı durumundadır. Bunlardan balantidium coli paraziti, trchinella şeriti, tenya solium (domuz tenyası) ve tenyalar (cysticercosis) gibi bazıları domuza hastır. Zoonozlar, bazı influenza türleri, fluke olarak da bilinen yaprak şeklinde ve yassı bir parazit kurt olan fasciolopsis buskii, askaris kurdu ise hem insan hem de hayvanlarda görülen bazı hastalıklar arasında sıralanabilir. Balantidiasis hastalığına domuzlarla temas edenlerde ve domuz çobanlarında sıklıkla rastlanır. Bu hastalık veba gibi yayılır. Böyle bir olay Atlas Okyanusundaki adalardan birinde domuz pisliklerinin kasırga sonrasında yayılması sonucu gerçekleşmişti. Bu hastalık domuz pisliklerini temizleyecek teknolojiye sahip olduğunu ve domuz eti tüketmemenin bir dayanağı olmadığını ileri süren Almanya, Fransa, Filipinler ve Venezüella gibi gelişmiş sanayi ülkelerinde de görülmüştür.

Trichinellosis şeritinin dişisi, yumurtalarını domuzun bağırsak duvarlarına bırakır. Bu yumurtaların sayısı on bine kadar ulaşır ve kan aracılığıyla kaslara taşınır, buraya yerleşir, gelişir ve hastalığın ortaya çıkmasına neden olur. Domuz tenyası hastalığı hastalıklı domuz etinin tüketilmesi sonucu ortaya çıkar. Bu kurtçuğun boyu insan bağırsağında yedi metreye kadar ulaşır. Dikenli bir başı vardır. Bu nedenle bağırsak duvarını zedeler ve pek çok kan hastalığına neden olur. Dört emici ağzı ve bir boynu vardır. Çift cinsiyetli olarak çoğalır. Bu canlıların sayısı bine ulaşır. Bunlardan her biri binden fazla yumurta bırakır ve sonuçta tenya hastalığı belirir. İnsan tenya yumurtaları bulaşmış bir yiyeceği tüketirse yumurtalar kan aracılığıyla herhangi bir organa ulaşabilir ve tehlike ortaya çıkar. Sığır tenyası ve diğer parazitler bu denli zarar vermezler.

KONUNUN MÛCİZEVÎ YÖNÜ:

Domuz çirkin yaratılışlı bir hayvandır. Putperestler tarafından iyilik sembollerini öldürdüğü kabul edildiğinden dolayı nefret edilen bir hayvan sayılmıştır. Eski Mısırlıların tanrısı Horus’u, Kenanlıların tanrısı Adone’yi, Yunanlıların tanrısı Adonis’i Küçük Asya’da Atis’i bir domuzun öldürdüğü efsaneleri rivayet edilmiştir. Eski Mısır’da domuz çobanlığı yalnızca idam mahkûmlarının uğraşacağı en âdi işti. Domuz çobanı tapınağa giremez ancak kendisi gibi bir kadınla evlenebilirdi. Domuza dokunan kişinin yıkanması gerektiğine inanılırdı. Bu hükme muhalefet etmiş olsalar da ehl-i kitaba da domuz eti yasaklanmıştı.

Ancak Kur’ân-ı Kerîm, domuz eti yemenin niçin yasaklandığını “o (rics) pisliktir” diyerek açıklamıştır. Rics kelimesi eziyet, zarar, pislik, kir gibi anlamların tümünü içeren geniş kapsamlı manası olan bir kelimedir.

Domuz eti yemeyi yasaklayan başka ayetler de vardır:

“O, size, ancak (boğazlamadan) ölmüşü, (akan) kanı, domuz etini, bir de Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa saldırmamak ve haddi (doyacak kadarını) aşmaksızın (yerse) ona günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (el-Bakara, 2/173).

“O size ancak ölüyü, kanı, domuz etini, bir de Allah’tan başkasının adı anılarak boğazlanmış olanları haram kıldı. Kim çaresiz kalırsa saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla (yiyebilir). Şüphesiz Allah, Gafûrdur, Rahîmdir.” (en-Nahl, 16/115).

“Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlananlar -(henüz canlı iken yetişip) kestikleriniz hariç olmak üzere- boğularak, vurularak, yüksek bir yerden yuvarlanarak, boynuzlanarak, yırtıcı bir hayvan tarafından (parçalanarak) yenilmiş (ve ölmüş) hayvanlar, dikili taşlar üzerinde (onlar adına) boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bütün bunlaryoldan cikanlar.” (el-Mâide, 5/3).

Bu yasak hayvanın tüm yenilebilir parçalarını, iç yağlarını da içine alacak şekilde genelleştirilmiştir. İç yağların Yahudilere yasaklanması, bunların yemeklere etle beraber katıldığını göstermektedir:

“Biz, Yahudilere de bütün tırnaklıları haram kıldık. Onlara sığır ve koyunun iç yağlarını da haram kıldık. Ancak sırtlarına veya karınlarındaki bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışan ayrı. Onları zulümleri yüzünden bununla cezalandırdık. Şüphesiz Biz, doğru söyleyenleriz.” (el-En’âm, 6/146).

Etin yasak olması yağın da yasak olması demektir. Domuz eti ve yağı hayvanlara da yem olarak verilemez. Çünkü bu hayvanlar da sonuçta insan tarafından tüketilecektir. Kur’ân’ın domuz eti ve yağını yasakladığı dönemde hiç kimse domuzun zararlarını bilmiyordu.

Her şeye gücü yeten hikmet sahibi Allah şöyle buyurmaktadır:

“Kavmin de onu yalanladı. Hâlbuki o hakkın ta kendisidir. De ki: “Ben sizin üzerinizde bir vekil (gözcü) değilim. (Kur’ân-ı Kerim’in verdiği) her bir haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır. Siz de yakında öğrenirsiniz.” (el-En’âm, 6/66-67).