DİLİN TEHLİKESİ


DİLİN TEHLİKESİ
]  Türkçe – Turkish – تركي [


Râşid b. Hüseyin el-Abdulkerim

 

Terceme : Muhammed Şahin
Tetkik : Ali Rıza Şahin

 

 

 


2011 - 1432
 

 

 


﴿ خطر اللسان ﴾
« باللغة التركية »


راشد بن حسين العبد الكريم

 


ترجمة: محمد مسلم شاهين
مراجعة: علي رضا شاهين

 

2011 - 1432
 


Allah Teâlâ buyurdu ki:
ﮋ ﭪ  ﭫ  ﭬ  ﭭ  ﭮ    ﭯ  ﭰ  ﭱ  ﭲ  ﮊ [سورة ق الآية : 18]
"İnsan hiçbir söz söylemesin ki, yanında onu gözetleyip yazmaya hazır bir melek bulunmasın."
عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ  عَنْ رَسُولِ اللهِ  قَالَ: (( مَنْ يَضْمَنْ لِي مَا بَيْنَ لَـحْيَيْهِ وَمَا بَيْنَ رِجْلَيْهِ أَضْمَنْ لَهُ الْـجَنَّةَ.)) [ أخرجه البخاري ]
Sehl b. Sa'd'dan -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Kim, iki çenesi ile iki bacağı arasındaki iki et parçasına sahip çıkmayı (konuşması gereken konuda konuşarak veya kendisini ilgilendirmeyen konuda susarak dilinin üzerine düşen görevi yerine getirmeyi ve uçkurunu helal olan eşine çözerek fercinin üzerine düşen görevi yerine getirmeyi) bana garanti ederse, ben de ona cenneti garanti ederim."  
عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ  قَالَ: قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ! أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْـجَنَّةَ وَيُبَاعِدُنِي عَنِ النَّارِ؟ قَالَ:لَقَدْ سَأَلْتَنِي عَنْ عَظِيمٍ، وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللهُ عَلَيْهِ: تَعْبُدُ اللهَ وَلَا تُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا، وَتُقِيمُ الصَّلَاةَ، وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ، وَتَصُومُ رَمَضَانَ، وَتَحُجُّ الْبَيْتَ. ثُمَّ قَالَ: أَلَا أَدُلُّكَ عَلَى أَبْوَابِ الْـخَيْرِ؟ الصَّوْمُ جُنَّةٌ، وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْـخَطِيئَةَ كَمَـا يُطْفِئُ الْـمَـاءُ النَّارَ، وَصَلَاةُ الرَّجُلِ مِنْ جَوْفِ اللَّيْلِ. قَالَ: ثُمَّ تَلَا: ﮋ ﮔ  ﮕ   ﮖ  ﮗ  ﮘ  ﮙ  ﮚ  ﮛ  ﮜ  ﮝ   ﮞ  ﮟ  ﮠ  ﮡ  ﮢ  ﮣ  ﮤ  ﮥ  ﮦ  ﮧ  ﮨ      ﮩ   ﮪ  ﮫ            ﮬ  ﮭ  ﮊ ثُمَّ قَالَ: أَلَا أُخْبِرُكَ بِرَأْسِ الْأَمْرِ كُلِّهِ وَعَمُودِهِ وَذِرْوَةِ سَنَامِهِ؟ قُلْتُ: بَلَى يَا رَسُولَ اللهِ! قَالَ: رَأْسُ الْأَمْرِ الْإِسْلَامُ، وَعَمُودُهُ الصَّلَاةُ، وَذِرْوَةُ سَنَامِهِ الْـجِهَادُ. ثُمَّ قَالَ: أَلاَ أُخْبِرُكَ بِمَلَاكِ ذَلِكَ كُلِّهِ؟ قُلْتُ: بَلَى يَا نَبِيَّ اللهِ! فَأَخَذَ بِلِسَانِهِ قَالَ: كُفَّ عَلَيْكَ هَذَا. فَقُلْتُ: يَا نَبِيَّ اللهِ! وَإِنَّا لَـمُؤَاخَذُونَ بِمَـا نَتَكَلَّمُ بِهِ؟ فَقَالَ: ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ يَا مُعَاذُ! وَهَلْ يَكُبُّ النَّاسَ فِي النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ أَوْ عَلَى مَنَاخِرِهِمْ إِلَّا حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ؟ )) [ أخرجه الترمذي ]
Muâz b.Cebel'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
"Ben:
- Ey Allah'ın elçisi! Beni cennete girdirecek ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli bana haber verir misin? dedim.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Andolsun ki sen, yapılması nefislere çok büyük gelen, fakat Allah'ın kolay kıldığı kimse için pek kolay olan bir ameli sordun. (Seni cennete girdirecek ve cehennemden uzaklaştıracak amel:) Yalnızca Allah'a ibâdet etmen ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmaman, namazı dosdoğru kılman, zekâtı (hak edene) vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirir ve imkân bulabilirsen haccetmendir,buyurdu. Sonra sözüne şöyle devam etti:
- Şimdi sana hayır kapılarını (iyiliğe götüren yolları) haber vereyim mi?
- Oruç (cehenneme veya günahlara karşı koruyan) bir kalkandır, sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahı siler, götürür . Kişinin gece yarısı kılmış olduğu namazı da günahı siler, götürür.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- sonra şu âyetleri okudu:
'Onların yanları yataklarından uzaklaşır. Rablerine (azabından) korkarak ve (sevabını) ümit ederek yalvarırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan da (Allah yolunda) harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlara gözlerin aydın olacağı, nelerin saklandığını hiç kimse bilemez.'
Daha sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
- Sana her işin başını, ana direğini ve doruk noktasını haber vereyim mi?
 Ben:
- Evet, (haber verin) Ey Allah'ın elçisi! dedim.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Her işin başı (dînin temeli) İslâm'dır (yani kelime-i şehâdettir), direği namazdır ve doruk noktası ise, (Allah yolunda) cihaddır, buyurdu.
Sonra:
- Sana, bütün bu ibâdetlerin onunla yerine getirilen şeyi haber vereyim mi? buyurdu.
Ben:
- Evet, (haber verin) Ey Allah'ın elçisi! dedim.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- dilini tuttu ve şöyle buyurdu:
- Şuna (diline) engel ol! (Yani seni ilgilendirmeyen şeyi konuşma!)
Ben:
- Ey Allah'ın elçisi! Biz her konuştuğumuzdan hesaba çekilecek miyiz? (Yani bundan dolayı Rabbimiz bize azap edecek mi?) dedim.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki:
- Annen yokluğuna yansın ey Muâz! İnsanları yüzüstü sürükleyip cehenneme attıran, dillerinin ürettiklerinden başka bir şey midir?"  

KONUNUN KISA AÇIKLAMASI:
Dilin tehlikesi büyüktür. Dilin tehlikesinden sakınmanın zor olması ve bu hataya düşmenin kolay olması gibi kötü sonuçlarından dolayı dilin tehlikesinden sakınmak ve onu hayırdan başka şeylerde kullanmamak gerektiği konusunda pek çok delil gelmiştir.
Bunun içindir ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- insanları en çok cehenneme sokan şeyin, insanın dili olduğunu haber vermiştir.

KONUDAN ÇIKARILAN SONUÇLAR:
1. Dilin tehlikesi büyüktür ve ondan sakınmak gerekir. Zirâ insan,  önem vermeden söylediği bir söz sebebiyle cehenneme girebilir.
2. İnsanın, dilini, Allah Teâlâ'ya itaatin dışında konuşması için serbest bırakması, cehenneme girmenin sebeplerindendir. Diline sahip olması ise, cennete girmenin sebeplerindendir.
3. İnsanların pek çoğunun yaptıkları hata ve gafletlerden birisi de, faydasız şeylerde konuşması için dillerini serbest bırakmalarıdır.

          